Telgraf ne zaman keşfedildi?

Evet, daha önce bu soruyu duyduysanız, cevap olarak 1800’lerde Mors tarafından diyeceksiniz. Biz bugün keşfedildiği dönemin bu en teknolojik icatlarından biri kabul edilen telgrafın keşif hikâyesini sizlere yine tarihe yolculuk yaparak sunmak istiyoruz.

En eski tarihi

Telgraf sanıldığının aksine yakın geçmişte değil, çok daha eski bir dönemde keşfedildiği düşünülmektedir. MÖ 2.500 yıllarında yaşamış Eski Mısırlılar, devasa piramitlerin inşaatı sırasında telgrafı benzeri bir araç keşfetmiş ve bu keşif sayesinde, uzak mesajları iletmeyi başarmışlardır. Telgraf, çok daha sonraları insanlık tarihinde önemli bir buluş olmuş ve insanların iletişimini kolaylaştırmıştır. Bazı bilim insanları bu tür piramitlerin, helyograf adı verilen ışık sinyalleri gönderen cihazlar olarak kullanıldığı düşünülmektedir. Sinyaller, piramidin farklı yönlerini kaplayarak yön değiştirebilir. Bu sinyaller, düşman istilaları hakkında uyarmak için kullanılmış olabilir.

Antik Mısır döneminde tasarlanan bu tasarımlar, (Hafif telgraflar) geceleri bile çalışabilecek şekilde tasarlanmıştı. Yanıcı yağla doldurulmuş dev, neredeyse düz kil levhalar, piramidin yaldızlı kenarlarından yansıtılacak kadar ışık üretebilecekti. Işık en az 10 km’den görülebilir olacaktır. Kimi bilim insanları, çok basamaklı bu piramitlerin asıl yapılma amacının kesinlikle ölüleri gömmek olmadığını düşünüyor.

Antik Mısır bu çok basamaklı devasa piramitleri, piramidal dilektik rezonatörler ve refrakter antenlerden oluşan eşi benzeri olmayan bir “telekomünikasyon sistemi” olarak kabul etmektedir. Tabi bu bir teoridir bu teoriye göre, tüm tüneller, geçitler, havalandırma bacaları, mezar odaları ve iç tapınaklar dalga kılavuzu, rezonatör, filtre vb.

Şimdi aşağıdaki freske birlikte bakalım,

Bu resimde Firavun hizmetkarları, bir iletkene bağlı bir pil benzeri nesneyi tutuyorlar.

Eski Mısırlıların “Paleoelektrik eserler”i nasıl kullanmış olabileceğine dair pek çok versiyon var, ancak bunların hiçbiri henüz kanıtlanamadı. Çünkü freskte yalnızca Ra’nın onuruna bir dini ilahi eşlik ediyor. Kripto-arkeologlar, bu sembollerin kesinlikle elektrikli cihazları temsil ettiğine inanıyor. Teorilerini, bakır iletkenler ve Bağdat pilleri adı verilen ve arkeologlar arasında bugüne kadar tartışmalara yol açan büyük kil nesneler gibi arkeolojik buluntularla da desteklenmekte. Antik Mısırlılara elektriği nasıl kullanacaklarını kim ve neden öğretti, sabırla çözülmeyi bekleyen bir sır olarak kalıyor.

Daha yakın tarih

Samuel Morse’a gelmeden çok önce elektrikli telgrafın geliştirilmesi gerekiyordu. Uzaklarda Çin, daha yakınlarda Mısır ve Yunan uygarlıkları, uzak noktalar arasında bilgi alışverişi yapmak için arkeolojik bulgulara göre davul sesleri, işaret ateşleri veya duman sinyalleri kullandılar. Bu tür iletişim şekilleri ne yazık ki hava ve alıcı noktaları arasında kesintisiz bir görüş hattı ihtiyacı ile sınırlıydı.

Bu tür sınırlamalar, elektrikli telgrafın modern bir öncüsü semafor’u da mutlaka etkilemiştir. 1790’ların başlarında geliştirilen semafor, her biri harfleri ve sayıları işaret etmek için büyük hareketli kollara ve diğer istasyonları görmek için iki teleskopa sahip bir dizi tepe istasyonundan oluşuyordu. Tıpkı eski duman sinyalleri gibi, semafor da hava koşullarına ve görünürlüğü engelleyen diğer faktörlere duyarlıydı. Düzenli ve güvenilir uzun mesafeli iletişimi mümkün kılmak için farklı bir bilgi aktarma yöntemine ihtiyaç vardı.

19.yüzyılın başlarında elektrik alanında yaşanan iki gelişme elektrikli telgraf üretimine kapı aralamıştır. İlk olarak, 1800 yılında İtalyan fizikçi Alessandro Volta elektrik akımını güvenilir bir şekilde depolayan ve akımın kontrollü bir ortamda kullanılmasına izin veren pili icat etti. Ardından 1820’de Danimarkalı fizikçi Hans Christian Oersted, manyetik bir iğneyi elektrik akımıyla yönlendirerek elektrik ve manyetizma arasındaki bağlantıyı gösterdi.

Mors Alfabesi

Adeta o yıllarda, tüm dünyada iletişimin gelişmesi için farklı ülkelerden bilim insanları çalışmalarını hızlandırmış ve iletişimin araçlarının kullanılabilir ve yaygın olması konusunda farklı çalışmalara imza atmışlardır. 1830’larda, İngiliz William Cooke ve Charles Wheatstone ekibi, bir elektrik akımı kullanılarak bir harf ve sayı panelinin etrafına çevrilebilen beş manyetik iğneli bir telgraf sistemi geliştirdi. Çok geçmeden sistemleri kısa süre sonra İngiltere’de demiryolu sinyalizasyonu için kullanılmaya başlandı. Massachusetts doğumlu, Yale’de eğitim görmüş (kariyerine başlangıçta ressam olarak başlamış) Samuel Morse, kendi elektrikli telgrafını geliştirmek için çalıştı.

Samuel Morse, telgraf keşfederken muhtemelen Antik Mısırlılardan ve kendisinden önceki tüm bu gelişmelerden fazlasıyla etkilenmiş olabilir. Çünkü, Antik Mısırlılar bir kesim bilim insanına göre MÖ 2.500 yıllarında telgrafı keşfetmiş ve bu buluş sayesinde, uzak mesajları iletmeyi başarmışlardır. Bu buluş, insanlık tarihinde önemli bir yere sahip olmuş ve zaman içinde telgrafın gelişimine katkıda bulunmuştur. Samuel Morse, ABD’li bir mucit ve telgrafın icadına katkıda bulunmuş birisi olarak bilinir. Samuel Morse, 1832 yılında telgrafın ilk prototipini yapmış ve bu prototip sayesinde, uzak mesajları iletmeyi başarmıştır. Morse, telgrafın icadında önemli bir rol oynamış ve bu buluş sayesinde, insanların iletişimini kolaylaştırmıştır. Morse, telgrafın icadına katkıda bulunarak, insanlık tarihinde önemli bir yere sahip olmuştur.

1830’larda ve 1840’larda Samuel Morse ve diğer mucitler tarafından geliştirilen telgraf, uzun mesafeli iletişimde devrim yarattı. İstasyonlar arasına döşenen bir tel üzerinden elektrik sinyallerini ileterek çalıştı. Mors kodu, telgrafın icadına yardımcı olmanın yanı sıra, İngiliz alfabesinin her harfine bir dizi nokta ve çizgi atadı ve karmaşık mesajların telgraf hatları üzerinden çok daha basit bir şekilde iletilmesine izin vermiş oldu. Morse, pilin elektrik devresini tamamlamak için operatör tuşunu aşağı iterek çalışan tek devreli bir telgraf üretti. Bu işlem, elektrik sinyalini bir tel üzerinden diğer uçtaki bir alıcıya gönderdi. İhtiyaç duyulan şeyler çok basitti.

Bir anahtar,

Bir pil,

Bir kablo,

Bir alıcı

Hepsi bu kadardı. 1844’te Morse ilk telgraf mesajını Washington, DC‘den Baltimore, Maryland‘e gönderdi; 1866‘da Atlantik Okyanusu üzerinden Amerika Birleşik Devletleri’nden Avrupa’ya bir telgraf hattı döşendi. Telgraf, ilerleyen yıllarda her ne kadar popülerliğini sırasıyla telefon, faks makinesi ve internete bırakacak olsa da döneminin en teknolojik icadı olarak tarih sayfalarında yerini almayı başarmıştır.

Kısaca Telgraf

Telgraf hakkında teknik bilgi vermek gerekirse, telgraf, elektrik akımını doğru kullanan döneminin teknoloji ötesi bir iletişim sistemidir. Telgraf, iletilmek istenen bir mesajı elektrik akımı olarak taşır ve bu mesajı uzak mesafeleri kolayca iletebilir. Telgrafın çalışması, elektrik akımını kullanarak yapılır ve bu akım sayesinde, mesajlar bu sayede uzak mesafeleri kolayca geçerek, ulaşması gereken yere ulaşmış olur. Az önce söylendiği gibi önemli bir ayrıntı doğru olmasıydı. Yani kodlama doğru olduğu takdirde iletilmek istenen mesaj doğru iletilmiş olacaktı. Bununla ilgili önemli ayrıntı ise Mors kodlamasındaki harflerin geldiği karşılıkları iyi bilmek gerekirdi. Şöyle açıklamak gerekirse; Kod, alfabedeki harfleri atadı ve kullanım sıklığına bağlı olarak bir dizi nokta (kısa işaret) ve kısa çizgi (uzun işaret) numaralandırdı; Sık kullanılan harfler (“E” gibi) basit bir kod alırken, nadiren kullanılanlar (“Q” gibi) daha uzun ve daha karmaşık bir kod aldı. Böylece yazımın kolaylaşacağı düşünüldü. İlk başlarda, kod, telgraf sistemi üzerinden iletildiğinde, telgraf operatörünün daha sonra tekrar İngilizceye çevireceği bir kâğıt üzerinde işaretler olarak verildi. Bununla birlikte, oldukça hızlı bir şekilde, operatörlerin yalnızca alıcının tıklamasını dinleyerek gelen kodu duyup anlayabildikleri anlaşıldı, bu nedenle kâğıt, zaman içerisinde daha belirgin bip sesleri çıkaran bir alıcıyla değiştirildi.

Biliyor muydunuz?

Uluslararası kabul görmüş tehlike sinyali olan SOS, herhangi bir belirli kelimeyi temsil etmez. Bunun yerine, Mors alfabesinde iletilmesi kolay olduğu için harfler seçildi: “S” üç nokta ve “O” üç çizgidir.

1843 yılına geldiğimizde Morse, Washington ve Maryland arasında telgraf sistemlerini kurmak için ABD Kongresinden fon almayı başardı. Bir yıl sonra 1844’te o tarihe geçecek olan mesaj gönderildi. “Tanrı her şeye kadir”. Bu takip eden yıllar içerisinde telgraf başta ABD olmak üzere hızla yaygınlaştı ve popüler iletişim aracı olmayı başardı. Bu gelişmeler arasında telgraf telleri için iyi bir yalıtımın icadı vardı. Bu yeniliğin arkasındaki kişi, Ezra Cornell ismiydi. 1874 yılına gelindiğinde Thomas Edison Quadruplex adını verdiği sistemle aynı anda sadece tek bir kablo üzerinden toplam dört ayrı sinyalin (her yönde iki sinyal) iletilmesine ve alınmasına izin veren bir sistemdi. Artık telgraf çok daha kullanışlı olmuştu. Telgrafın kullanımı, bilgi göndermenin ve almanın daha hızlı ve daha kolay bir yolunu arayan insanlar tarafından çok hızlı kabul edildi. Bununla birlikte, cihazın yaygın, etkin ve başarılı kullanımı, aralarında bilgilerin iletilebileceği birleşik bir telgraf istasyonları sistemi gerektiriyordu. 1861′de Western Union ilk kıtalararası telgraf hattını döşeyen kuruluş olmuştur. Bu kadar zamanın ötesinde bir buluş olmasına karşın telgraf bir zaman sonra daha az kullanışlı olacaktı.

Telgraf önce yükseliyor sonra düşüyor

Sanayi Devrimi döneminde önemli bir yenilik olan telgraf sistemleri kısa sürede tüm dünyaya gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde yayıldı. 19.yüzyılın sonlarında Avrupa’da kapsamlı sistemler ortaya çıktı ve 1866‘da ilk kalıcı telgraf kablosu Atlantik Okyanusu boyunca başarıyla döşendi; 1940 yılına geldiğimizde Atlantik boyunca bu tür 40 telgraf hattı vardı.

Elektrikli telgraf, hayata dair artık her şeyi değiştirmişti. Savaşların nasıl yapıldığını, paranın nasıl gönderildiğini ve gazetelerin iş yapma şeklini değiştirdi. Atlı posta arabalarıyla haftalarca süren haberler yerine, telgraf istasyonları arasında neredeyse anında haber değiş tokuşu yapılabiliyordu. Telgrafın ayrıca derin bir ekonomik etkisi oldu ve paranın uzak mesafelere “kabloyla bağlanmasına” olanak sağladı. Genellikle evlere ve işyerlerine kuryeler tarafından teslim edilen telgraflar, uzun mesafe aramaların telgraftan daha pahalı olduğu 1920’ler ve 1930’larda iletişim kurmanın popüler bir yoluydu. Western Union, kendine özgü sarı zarfları içinde elden teslim edilen mesajlarıyla ünlüydü. Her şey gibi telgraf içinde bir zaman sonra işler değişecekti. 19.yüzyılın sonunda telefon gibi yeni teknolojiler ortaya çıkmaya başladı. Zamanla bu ve diğer teknolojiler, normal yaygın kullanımdan düşecek olan telgrafı gölgede bırakacaktı.

2006 yılında Western Union, 150 yıl sonra telgraf hizmetini resmen sonlandırdı. O zamandan beri telgrafın yerini daha kullanışlı telefon, faks makinesi ve internet almış olsa da daha sonraki yeniliklere yol açan iletişim devriminin temelini attı.

@tarihlibilim

#telgraf #SamuelMorse #telefon #Edison #Quadruplex #WesternUnion #SOS #MorseCode #tarihlibilim

https://www.tarihlibilim.com/post/mors-alfabesi/

https://www.tarihlibilim.com/post/telefonun-icadi/

Öne Çıkan Yazı

Tetris oyunu

Penisilinin keşfi

ATM’nin Doğuşu

4 comments

Bilgisayar - Tarihli Bilim Eylül 14, 2024 - 11:43 am
[…] telgrafta kullanım için 1910’lara kadar uzanan teleprinters kullanır. Ancak, pahalı özel telgraf […]
Bilim Tarihi - Tarihli Bilim Eylül 18, 2024 - 9:36 am
[…] Mors alfabesi ile Telgraf sonra Telefon daha sonra, Televizyonun hayatlarımıza […]
William Cooke - Tarihli Bilim Eylül 26, 2024 - 2:27 pm
[…] dair ilk deneyimini yaşadı. Bu deney, bilim insanı Georg Wilhelm Munke‘nin bir elektrikli telgraf modeli üzerine yaptığı bir sunuma dayanıyordu. Cooke bu buluştan çok etkilendi ve iletişim […]
Mors Alfabesi - Tarihli Bilim Ekim 22, 2024 - 10:47 am
[…] ressam ve mucit Samuel Morse telgraf ile ilgili keşif yarışlarında gerçekleşen başlangıçta her harf için bir tel, sonrasında […]
Yorum Ekle