Sıfırın tarihçesi ile ilgili kronolojik hazırlanmış bir makale sunmak istedik. Matematiksel sistemlerin zaman içeresindeki gelişim ve değişiminden her bahsettiğimizde aklımıza gelen bir şey olmuştur bu “0” sıfırın ortaya çıkışı.
Sıfırın Tarihçesi başlasın.
Eski Mayalar, eski Yunanlar ve eski Hintlere bakmadan tabi ki olmaz.
Matematikten bahsederken, sıfırın önemini defalarca görmüşüzdür. Geçmiş zaman insanlarının yerine kendimizi koyarak belki neden sıfırın gerekliliğini düşünmediklerini anlamaya çalışalım, eski bir uygarlık zamanında yaşıyoruz ve bahçemizde üç adet hayvanımız var, üç adet olması pek çok şey ifade ederken yırtıcı hayvanlar tarafından üçünün de katledilmesi neticesinde elimizde hayvan kalmaması bir şey ifade etmeyeceği için sıfır belki çok önemli olamamıştı.
Ayrıca yine geçmişte yaşamış felsefeciler Nasıl olur da bir şey hiçbir şey anlamına gelir gibi düşüncelere sahipken hiçliğe anlam vermek ve onu sembolleştirmek ilerleyen yıllarda anca mümkün olacaktı.
Mayalar
Mayalar sıfırı diğer kıtalardaki medeniyetlerden bağımsız olarak MS 4 civarında icat ettiler.
Babilliler
Altmışlı sayı sistemini bulan ve kullanan Babilliler, sıfır gibi bir rakamı kullanmayı düşünmüşlerdi. Farklı sütunlardaki sayıları ayırmak için boşluk ve ” gibi işaretler kullandılar. Yalnız bu iki işareti sayıların sonunda ise hiç kullanmadılar. 82 ile 820’yi ayırt etmek hiçbir zaman mümkün olamazdı.
Yunanlılar
Batlamyus’un o dönemki gök bilimcileri, hesaplamalarını yaparken sıfırı kullandıkları arkeolojik incelemeler sonucunda bize geçmişten göz kırpıyor. Sayısal sunumlarda yunanca Omikron (O) harfinin bir yer tutucu olarak kullanıldığı bilinmektedir.
Almagest’de Batlamyus, Babil sistemi sayıların hem ortasında hem de sonunda (O) kullanmışlardır. Yalnız bu, gözlemevlerinin teknik dünyasından sıyırıp günlük yaşama geçiş yapamamıştır.
Hintliler
Bugünkü sıfır ve sayı sistemimiz, birçok tarihçinin onayladığı gibi, eski Hindistan’da ortaya çıkmıştır. Birçok tarihçi dememizdeki asıl sebep eski kayıtların orijinalleri yerine kopyalarından bu sonucu elde etmeleridir.
Oxford Üniversitesi Bodleian Kütüphanelerinde yaptıkları çalışmada, ünlü antik Hint el yazmasıyla ilgili figürün kökenini karbon tarihleme yöntemiyle takip ettiler.
Oxford’dan matematik profesörü Marcus du Sautoy, “Bakhshali Sanskritçe el yazmasında bulunan yer tutucu nokta sembolünden evrilen sıfırın başlı başına bir sayı olarak yaratılması, “matematik tarihindeki en büyük buluşlardan biriydi” dedi.
M.S 500 civarında Hintli matematikçi Arybhatta* (476-550) konumsal bir sayı sistemi kullanmıştır. Sıfır için bizim bugün bildiğimiz türden sembol kullanmamış olsa da sıfır için kha kelimesi kullanmayı tercih ederek yolu açmıştır.
628 yılına geldiğimiz zaman yine matematikçi Brahmagupta (598-660) ile karşılaşıyoruz. Brahmagupta, sıfır için bir sembol kullandığı gibi sıfıra sıfır eklendiğinde sıfır eder diye bir kural bile belirtmiştir. Hintli matematikçiler bu tarihlerden sonra sıfırdan negatif sayılara geçişi de başlatmışlardır. Negatif sayı kavramını geliştirmişlerdir.
Hintliler Sonrası
Yedinci yüzyılın sonlarında Kamboçya’ya ve 19. yüzyılda Çin’e ve İslam ülkelerine yayıldı. Arap tüccarlar Hindistan’da buldukları sıfırı Batı’ya getirdiler. Hint sayı sistemi ve sıfır kavramı, Arap matematikçiler tarafından öğrenilip geliştirildi. Özellikle 9. ve 10. yüzyıllarda, Arap matematikçiler Hindistan matematiğini benimsediler ve bu bilgileri İslam dünyasına yaydılar. Arap matematikçiler, Hint matematiğinin yanı sıra Yunan ve diğer antik matematik geleneğini de incelediler. Bu, algoritma ve cebir gibi matematiksel konseptlerin Avrupa’ya aktarılmasına yardımcı oldu.
İtalyan matematikçi Leonardo Fibonacci, Arap matematik eserlerini inceledi ve 13. yüzyılda “Liber Abaci” adlı eserinde Hindu-Arap sayı sistemini ve sıfırı tanıttı. Bu, Avrupa’nın sıfırı ve ondalık sayı sistemini benimsemesine çok önemli bir katkı sağladı.
Pek çok macera ve muhalefetin ardından kullandığımız sembol kabul edildi ve sıfırın konumsal bir anlamdan çok daha fazlasını kazanmasıyla kavram gelişti. O zamandan beri dünyanın matematik ile olan ilişkisinde önemli bir rol oynadı.
Matematiksel sıfır ve felsefi hiçlik kavramı birbiriyle doğrudan ilişkilidir ancak aynı şey değildir. Hiçlik, Hint düşüncesinde sunya denir.
Sonuç olarak, Hint coğrafyasındaki matematiksel ilerlemeler, Araplar sayesinde Avrupa’ya ulaşarak matematik düşüncesinde ve hesaplama yöntemlerinde önemli bir evrime yol açtı. Sıfırın kabulü, modern matematik ve bilim tarihi için temel bir adımdı.
Sıfırın Telaffuzları
Sıfır kelimesinin Hintçe yazılışı शून्य (śūnya) ve telaffuzu da yaklaşık olarak “şunya” şeklinde diğer bazı dillerde de şu şekildedir.
- Türkçe: sıfır
- İngilizce: zero
- Fransızca: zéro
- Almanca: null
- İspanyolca: cero
- İtalyanca: zero
- Rusça: ноль (nol)
- Çince (Mandarin): 零 (líng)
- Arapça: صفر (sifr)
- Japonca: ゼロ (zero)
Bazı Biçimler
Babilliler sıfırı iki açılı takozla (ortada) gösteriyorlardı.
Mayalar sıfırı belirtmek için göze benzeyen bir karakter [ üst sol ] kullandılar.
Çinliler artık sıfır için kullandığımız açık daireyi yazmaya başladılar.
Hindular sıfırı nokta olarak tasvir ediyorlardı.
Keyifle okuduğunuzu düşünüyoruz.
*Arybhatta ile ilgili π sayısının irrasyonel olduğunu fark eden kişi olduğu da düşünülmektedir.
Sıfırın Tarihçesi makalemizi burada bitiriyoruz. Beğendiğinizi umarız. 🙂
@tarihlibilim
#sci #zero #sifir #maya #babil #batlamyus #matematik #antik #tarihlibilim
2 comments