Cumartesi, Haziran 29, 2024
Abone Formu
Home » Sanskritçe

Sanskritçe

Sanskritçe

by Serhat AGAYA
0 comment 755 gör

Sanskritçe, bu kelime dil bilimi ile ilgilenen, merak duyan birçok kişinin karşısına elbette çokça defa çıkmıştır. Önce bu kelimenin anlamını açıklayarak başlamak isteriz. “bir araya iyi getirmek” anlamına gelen bu kelime, binlerce yıldır varlığına devam eden mistik, gizemli ve bugün farkında olmadığımız ve kullandığımız birçok kelimenin köken dilidir.

Sanskritçe – Hint-Avrupa Dilleri Aile Ağacı

Ortaya çıkmasından sonra zaman içinde değişime uğramış olması, yaygınlaşması, yok olmaya yüz tutması. Evet tüm bu geçirdiği evrelerin hepsi bu dil için kaçınılmaz olmuştur, yeri gelmiş zirveye çıkmış olsa da zaman içinde, zamana yenik düşmüştür. Yine daha önce olduğu gibi diğer makalelerimizden hatırlayacağınız türde bir başlangıç ile tarihe bir yolculuk yaparak başlayalım.

Sanskritçe dilinin en eski tarihi

Amerikalı bir dilbilimci olan Morris Swadesh, Linguistic Overview isimli eserinde Sanskritçenin Meksika yerlileri olan Azteklerin konuştuğu Aztek’çe ile ilişkili olduğunu söylemiştir. Alfabenin tarihi isimli makalemizde bu konuyu daha derinlemesine işleyeceğiz. Dünyanın bilinen ilk dilbilim çalışmaları M.Ö. 800-150 yılları arasında, Eski Vedalar döneminde sözlü edebi eserleri korumak amacıyla Hindistan’da yapılmıştır. Sanskritçe ile ilgili tarihsel araştırmalar en eski halinin Vedik Sanskritçe olduğudur ve M.Ö. 1.500’lere dayanan bir geçmişi olduğu düşünülür. Dilin henüz sadece sözlü olduğu yazıya dökülmediği zamanlarda dahi kullanıldığı tahmin ediliyor. Başlangıçta sözlü, daha sonrada yazılı olduğu düşünülen bu dil, eski Kutsal Hint metinleri olan Rig-Veda eserinin de yazıldığı dildir.

  • M.Ö. 1.500’ler Vedik Sanskritçe
  • M.Ö. 500’ler Klasik Sanskritçe

Rig-Veda’nın dilinin Sanskritçe olması İlahilerin, büyülerin bu dilde söylenmesi ile mistik bir hal kazanmasını sağlamıştır. Klasik Sanskritçe ve Hindu Destanları ile Vedik dil, yavaş yavaş sözlü bir dilden yazılı bir dile dönüşmeye başlamıştır. MÖ 500 civarında ise artık tamamen Klasik Sanskritçe ‘ye dönüşmeye başladı. Bu süre zarfında yazarlar Sanskritçe dilinde önemli Hindu destanları yazdılar. Klasik Sanskritçe yine bu dönemlerde hukuk, tıp, bilim, felsefe, astronomi ve sanat gibi hemen hemen birçok alanda kullanılan önemli gelişmelerin diliydi. Daha Az Sanskritçe Konuşulması ise bu dilin sonunu hazırladı. Sanskritçe dilinin, özellikle sözlü biçiminde kullanımı büyük ölçüde azaldı.

Sanskritçe – Rig-Veda

Dilde Töz-Biçim

Sanskritçe dil uzmanları, dilde töz-biçim karşıtlığına (unsurların, kategorilerin ve kuralların içkin sistemi ile gerçek sözce karşıtlığına) ilişkin meseleyi daha o zamanlarda görmüşler ve dhvani-sphota* ilişkisi teorisini geliştirmişlerdir. Hint dil bilimciler, M.Ö. 150’lere gelindiğinde fonetik incelemeyi fonolojik yapılara göre düzenlediler, kesin telaffuz süreçlerini, ünlü-ünsüz birimlerini ve bölümsel sentezi belirlediler. Buradan hareket ederek eski Hint uzmanlarının sphota teorisinin çeşitli bölümlerinin yaklaştığı sesbirim bilimin (phonemics) ilkelerini tam olarak belirlemişlerdir.

Hindistan dilbilimcileri, Sanskritçe dilbilgisi çözümlemeleriyle, özellikle Panini’nin Astadhya’yi incelemesiyle ünlüdür. Eski dilbilim uzmanlarının dilbilgisi konusunda çok kafa yordukları, dilbiliminde bilinen bir konudur. Bütün kuralları en derli toplu biçimde, bir düzen içinde ifade etmeye çalıştıkları gözlemlenmektedir.

Hintli bir dilbilim uzmanı, dilbilgisi kuralı ile ilgili şunu söylemiştir.

“bir erkek çocuğunun doğması kadar önemli”

Dilbilgisi kuralı koyarken, kısa bir ünlünün yarısı uzunlukta kısaltma yapılması için bunu söylenmiştir. Gerçekten şaşırtıcı değil mi?

İplikler halinde döşenmiş gibi bir listeye konulmuş, sözcük sırası ilmek ilmek işlenmiş bir eser gibi bir dil olması bu sayede gerçekleşmiştir. Panini’nin grameri yalnızca Hint gramerini kurmakla kalmamış, Avrupa’da 2.300 yıl sonra modern dilbiliminin kurulmasını sağlayan, karşılaştırmalı ve tarihsel dilbilim çalışmalarına da katkıda bulunmuştur.

Latince ile benzer son

Latium’da ortaya çıkan dil; Latince de olduğu gibi bu makaledeki Sanskritçede zamanla kaybolmaya başlamıştır, başka bir dilin popülerliği ile maalesef bir dil zamanla eski popülerliğini kaybeder ve yok olur ya da evrilir. Sanskritçede bu düşüşü yaşamıştır. Güneydoğu Asya’da birçok resmi kurum tarafından kullanılmaması sonunu hazırladı ama halen çeşitli slogan veya resimlerde kullanımı devam etmektedir. Çevresinde bulunan bölge dillerini beslemeye devam etmektedir. Önce Sanskritçe soy ağacına bakarak nereden gelip nereye gittiği görelim.

Sanskritçe Nabhaḥ-Spṛśaṃ Dīptam (Gökyüzüne ihtişamla dokunmak)

Evet, az önce bahsettiğimiz gibi Latince ile benzer son, Sanskritçede de olmuş başka yeni diller doğmuştur. Güney Doğu Asya ülkelerinde yapılan nüfus sayımlarında 14.000 kişi halen ana dillerinin Sanskritçe olduğunu söylemektedir. Sanskritçe ölmeden yaşamına devam etmektedir. Aşağıda bazı önemli Sanskritçe modern dönem slogan ve yazıları paylaştık.

  • Hindistan Cumhuriyeti: Satyameva Jayate (Yalnızca gerçek kazanır)
  • Hindistan Yüksek Mahkemesi: Yato Dharmas Tato Jayaḥ (Nereden dharma, oradan zafer)
  • Hindistan Hava Kuvvetleri: Nabhaḥ-Spṛśaṃ Dīptam (Gökyüzüne ihtişamla dokunmak)
  • Delhi Üniversitesi: Nistā dhrutih satyam (Gerçek inançla karşılanır)
  • Endonezya Askeri Akademisi: Adhitakarya Mahatvavirya Nagarabhakti (Ulusun Kahramanı Olarak Cesaret Eden Çalışkan Şövalyeler)
  • Nepal: Janani Janmabhūmisca Svargādapi garīyasi (Anne ve vatan cennetten daha büyüktür)

Dillere Transferler

Şimdi bazı dillere giriş yapan Sanskritçe kelimeleri paylaşmak isteriz. Aşağıda bununla ilgili birkaç örneği görebilirsiniz.

Ambrella, ඇඹරැල්ලා æmbarællā, Sanskritçe’den: अम्बरेल्ला,

Avatar, Sanskritçeden अवतार avatāra“iniş” anlamına gelir,

Aryan, Sanskritçeden आर्य Arya-s “asil, onurlu” anlamına gelir.

Bazı kelimelerde dilden dile değişerek ilerlemiştir.

Leylak, Arapça للك aracılığıyla leylak, Farsça نیلک Nilak, Sanskritçeden “mavimsi” anlamına gelen नील nila” koyu mavi” anlamına gelir.

Ganimet, Sanskritçeden लुण्टा lota-m veya लून्त्ति Luṇṭhati. Hintçe aracılığıyla “çalıyor” anlamına geliyor, लूट lūṭBu “ganimet, “çalıntı bir şey” anlamına geliyor.

Sıfır, Eski Hintliler sıfırı küçük bir daire (0) ile gösterirlerdi. Bu daireye shunya “boşluk, boş derlerdi. Bu kelime Arapçaya sıfr olarak, İngilizceye, zero olarak geçmiştir.

Svastika, Sanskritçeden स्वस्तिक Svastika, yani “iyilikle ilişkilendirilen, uğurlu bir cazibe” veya İyi, varlıktan korkan Tanrı. Güneşin formu olduğu söyleniyor.

Soğan, Sanskritçeden aynı anlama gelen sukanda सुकन्द sözcüğünden alıntı, Sanskritçe SU-

Kıymetli ve KANDA-Yumru Kök sözcüklerinin bileşiğidir.

Pirinç (Rice), Eski Fransızca üzerinden ris, İtalyan riso, Latince’den Oriza, Yunanca olan ὄρυζα, OryzaHint-İran dili aracılığıyla, Sanskritçeden व्रीहिस् vrihi “pirinç”, nihayetinde proto-Dravidiyen’den türetilmiştir.

Halen Kullanılan Kelimeler

Ayrıca tamamen geçmişte olduğu gibi bugünde aynı anlamda halen kullanılmakta olan kelimelerde mevcuttur.

  • Buddha – MÖ dördüncü ve beşinci yüzyıllarda yaşamış Hintli bir filozof ve öğretmen, aynı zamanda Budist dininin de kurucusudur.
  • Dharma – Doğru ve yanlışın altında yatan yasanın yanı sıra evrensel gerçeğin doğası
  • Guru – Bilge bir ruhani lider
  • Karma – Hindu ve Budist öğretilerinde, bir kişinin eylemlerinin toplam toplamı ve bu eylemlerin etkileri
  • Mandala – Hindu ve Budist öğretilerinde evreni temsil eden bir sembol veya geometrik tasarım
  • Mantra – Hinduizm ve Budizm’de, konsantrasyona yardımcı olmak için tekrarlanan bir ses veya ifade
  • Nirvana – Hindu ve Budist öğretilerinde reenkarnasyon döngüsünden kurtuluş
  • Prasada – lütuf ve ilahi için bir yoga terimi
  • Swastika – Nazi Almanya’sı tarafından kullanılan, başlangıçta uğurlu veya şanslı olarak kabul edilen bir sembol
  • Yoga – Nefes egzersizleri, meditasyon ve vücut konumlandırmayı içeren manevi bir Hinduizm uygulaması
  • Yogi – Bir yoga ve meditasyon uygulayıcısı

Sanskritçe Dilbilim ve Kelimelerin Gelişimi Dilbilimsel olarak Sanskritçe de ilginç bir dildir. Aşağıdaki özelliklere sahiptir:

  • Sanskritçe’nin foniği 48 sesten oluşur.
  • Sesler ünlüler, diphthongs , anusvara , visarga , patlayıcılar, nazaller, frikatifler ve sıvılar olarak gruplandırılmıştır.
  • Sanskritçe’deki ünlüler, onları diğer harflere bağlayan yatay bir çizgi olan Devanagari sembolünün kullanılmasıyla karakterize edilir.
  • Sankritçe, atematik ve tematik olmak üzere iki büyük gruba ayrılan 10 fiil grubuna sahiptir.
  • Fiillerin zamanları şimdiki, mükemmel, geniş ve gelecek yoluyla gösterilir.
  • İsimler eril, dişil ve nötr özneleri içerir ve ayrıca tekil, çoğul ve çift sayı durumları da vardır.

Aşağıda alfabeyi de görebilirsiniz. Umarız beğenmişsinizdir. Bir başka tarih yolculuğumuzda görüşmek üzere.

Sanskritçe Alfabesi

*dhvani-sphota; Dhvani (ses) terimi, ses çıkarmak için ‘dhvan’ kökünden türetilmiştir. Dhvani, ses, melodi, gürültü vb anlamlarında kullanıldığı Atharva Veda’ya kadar uzanan daha eski bir terimdir. Diğer terim, sphoTa terimi davulun ilk sesini, dhvani terimi ise ilk sesin yankısını temsil eder. Ahenk ifade etmek için kullanılan bir kalıptır.

@tarihlibilim

#sanskritce #latin #aztek #science #history #tarih #bilim #alfabe #fonetik #dilbilim #tarihlibilim

Hoşunuza gidebilecek yazılar

Leave a Comment

Reklam Engelleyici Fark Edildi

Lütfen reklam engelleyiciyi kapatınız