Rüyalar hakkında ne biliyoruz? Rüya görmeyen birine hiç rastladınız mı? Rüya için bedensel fiili hareket gerektirmeyen zihinsel simülasyon desek, gelin bu keyifli konuyu biraz daha açıklayalım.
Evet rüyalar geçmişten günümüze insanların gizemini merak ettikleri yarı ölü olma durumu dedikleri bizim vücutlarımızı dinlendirdiğimiz ama beynimizin halen çalışmaya devam ettiği durum halidir. Bilim insanları, yaklaşık yetmiş yıl yaşayan bir insanın hayatı toplamında altı yılını rüya görerek geçirdiğini söylüyor. Bunu kendi deneyimlerinizle düşünmeye başladığınızda doğru olmadığını hatta yanlış olduğunu söyleyebilirsiniz.
Böyle düşünmenizin sebebi gördüğünüz rüyaları hatırlayamamanızdır.
Rüyalar üzerinde yapılan bilimsel araştırmalar bir insanın bir gecede ortalama bir rüya gördüğünü söylüyor. Rüyanın hatırlanmaması görülmediği anlamına gelmez. Rüya görme esnasında insan beyninin kasları kontrol ve idare etmesini sağlayan motor nöronlar tarafından engellenir. Bu engelleme uyanık olma durumunda çalışan beynin farklı çalışmasını sağlar.
Bu gerçekleşmezse uykumuzda uykuda gördüklerimizi bedenimizle taklit etmeye başlar. Uykumuzu tiyatro oyuncusu gibi sergilemeye kalkarız. Bu ise belki komik gelebilir ama bunun daha ileri seviyesi uyku felcidir. Bunu başka bir makalede ele almak daha iyi olacaktır.
Biz rüyalarla ilgili tarihsel araştırmalara dönecek olursak, rüya bilimi üzerine birçok araştırma yapmış bilim insanı Nathaniel Kleitman yaptığı bilimsel çalışmalar neticesinde 1953 yılında 2 farklı uyku türü olduğunu yaptığı keşfe dayanarak iddia etmiştir.
Şimdi bunları inceleyelim,
Rüya esnasında beyin ne yapar?
Rüya esnasında beyin ile ilgili ilk bilinmesi gereken beynin gözler gibi kapalı olmadığıdır. Yani gözler off (kapalı) konumunda olabilir, beyin ise halen on (açık) konumundadır. Beynin off konumu yaşamımız boyunca sadece bir kez gerçekleşir o da yaşamımızın bittiği son andır. Beynimiz geceleri gece mesaisi yapar, Düşünce Fabrikasına zihinsel yakıt üretme işi ile meşguldür. Gece beyinin de diğer organlar gibi kapandığı düşüncesi orta çağ kahinlerinin efsanelerine ait eski bir düşüncedir. Uykunun, yorgunluğu geçiren etkisi aslında içerilerde temizlik yapıldığını gösteren bir durumdur. Beyin çalışmaya devam eder, bir temizlik yapan robot adeta beynimizin içerisinde çalışmaya başlar. Zihinsel atıkları, çöp konteynırlarına yükler dışarı çıkartır. Yakın dönemde yapılan keşifler uykunun, uyanık zamanların işlevsel bir yönünü ortaya koymaktadır. Uyku, uyanık bizlerin yorulan bedenlerinin dinlenmesini mümkün kılan eşsiz bir lütuftur.
Uykuya ilk daldığımız uykunun o ilk anları esnasında insan belleği pekişir, o hafif birkaç saatlik uyku sonrasında yakın zamanda öğrendiklerimizi iyi hatırlarız. Öğrencilere sınav zamanlarında uyku tavsiyesinin arkasında da bu sebep vardır.
Bilimsel olarak neler oluyor?
Uyku esnasında gerçekleşenleri biraz bilimsel anlatmak gerekirse, molekül düzeyindeki hücre deneyleri sonucunda öğrenme fırsatına sahip olduğumuz bilgi, hipokampusta ve kortekste bulunan ve belleğimize kayıt yapan nöronlar arasındaki bağlantıları güçlendirir, yakın dönem öğrenilen bilgiler bu uykuya geçiş esnasında bu sayede pekişir.
Bu adeta bize Freud’un uyku ile ilgili söylediği günün tortusu söyleminin modern fizyolojik bir ispatıdır. REM Uykusu (Hızlı göz hareketli uyku) sırasında beyin etkinliği artar ve azalır yani dalgalıdır. Bu dalgalanma ritimli bir biçimde tekrarlanır, REM esnasında beynimiz zihnin deneyimlerini rüya formunda bize aktarır. REM uykusu dediğimiz bu uyku esnasında aniden biri tarafından uyandırılma o ana kadar uykuda yaşadığımız ama aslında rüya olan her şeyi tam olarak hatırlar. Uyanmış olmanın verdiği gerçeklikle uykuda olan kendimizi kısa bir süre birleştiririz. Ardından bu durum tam uyanma ile son bulur. Uykuda olan şeyleri kontrol edenin biz olduğunu fark etmediğimizden karmaşık bir halde buluruz kendimizi, Yavaş Dalga Uykusu (Non-REM Uykusu), uyanık nöron etkinliğinin tekrarlandığı bir durumdur. REM uykusundaysa daha değişken nöron örüntüleri yaratılır. Bununla ilgili daha iyi anlaşılması adına bir kısa gerçek hikâye anlatmak isteriz.
“Yesterday” şarkısı
Paul McCartney evinin yatak odasında bir sabah uyandığı esnada dilinde “Yesterday” şarkısının sözleri vardır. Bu andan sonra Paul McCartney günlerce yakın çevresine bu şarkıyı mırıldanarak nerede dinlediklerini sormuş, plakçıları gezmiş ve şarkının orijinalini aramıştır. Bu gizemli görünen olay aslında bilinçli alıntıya kurgu karışma durumudur. Hiç yaşanmamış bir bölüm zihnimiz yaşanmış gibi bize sunar. Bunun daha ilginç olanı tersini de yapabilir olmasıdır. Durun şimdi insan beynini bir alet çantasına benzetin.
Eğer bu çanta iyi hazırlanmışsa karşılaştığı her problemde çözmek için her türlü çözümü üretecektir, geçmişe ait bir anı, yaşanmışlığın bir video kaydı değildir, geçmişe ait yaşanmışlık kırılgan bir beyinsel durumdur. Uyku çok zengin, heterojen bir zihinsel aktivitedir.
Burada bitiriyoruz, Rüyalar hakkında ne biliyoruz? Sorusuna cevap bulmaya çalıştık. Şimdi iyi uykular, yeni makalede rüyalarla ilgili çok daha yeni bilgiler paylaşacağız, mesela rüya içinde rüya. Tabi ki yine tarihe yolculuklar yaparak…
@tarihlibilim
#remsleep #dream #sleep #science #sci #discovery #tarihlibilim #paulmccartney
https://www.tarihlibilim.com/post/parmak-citlatmak-kirecleme-yapar-mi/
2 comments