Otizm Farkındalık

Otizm Farkındalık

Otizmin varlığı fark edilene kadar ne olduğu tam bilinemeyen, tanımlanamayan bir sağlık sorunu olarak görülmüştü. Ta ki keşfedilene kadar. Şimdi yine tarihe bir yolculuk yaparak günümüze geleceğiz.

Otizmin anlaşılması

Otizm, ilk olarak 1940’larda Avusturyalı çocuk psikiyatristi Dr. Leo Kanner tarafından tanımlandı. Dr. Kanner, 1943 yılında “Autistic Disturbances of Affective Contact” başlıklı bir makale yayımladı ve bu makalede otizmi tanımladı. Aynı dönemde, Hans Asperger de benzer bir bozukluğu tanımlamıştır, bu da sonradan Asperger Sendromu olarak adlandırılmıştır. Otizm, tıp literatüründe ve toplumda daha sonra daha fazla araştırma ve farkındalıkla tanınmıştır. Bu iki duruma ilerleyen kısımlarda değineceğiz. Önce Otizm ve farkındalık diyoruz.

Otizm Farkındalık

Otizmin Farkındalık ve Bilimsel Keşifleri: Bir Bakış

Otizm ilk defa tanımlayan kişi
Dr. Leo Kanner

Otizm, nörogelişimsel bir bozukluk olarak tanımlanır. Otizm spektrum bozukluğu (OSB), bireylerin iletişim becerileri, sosyal etkileşimleri ve davranışlarını etkileyen bir durumdur. Genellikle çocukluk çağında belirtiler gösterir ve yaşam boyu devam edebilir. Ancak, son yıllarda yapılan bilimsel araştırmalar, otizmin etiyolojisi ve tedavisi konusunda önemli ilerlemeler kaydetmiştir.

Otizmin etyolojisi*1 oldukça karmaşıktır ve henüz tam olarak anlaşılamamıştır. Ancak, genetik ve çevresel faktörlerin etkileşimi gibi birçok faktörün rol oynadığı düşünülmektedir. Otizm, beyindeki kompleks nörobiyolojik süreçlerde meydana gelen çeşitli değişikliklerle ilişkilendirilir. Bununla birlikte, otizmin tam olarak neden ortaya çıktığı hala tam olarak anlaşılamamıştır ve tek bir kaynak veya nedeni yoktur. Otizmin çoklu etiyolojisi vardır, yani genetik, çevresel ve nörogelişimsel faktörlerin bir kombinasyonu rol oynayabilir.

Genetik faktörler otizmin gelişiminde önemli bir rol oynar. Birçok araştırma, otizmin ailesel bir bileşeni olduğunu göstermiştir; yani otizmli bir kişinin ailesinde otizmli diğer bireylerin olması daha olasıdır. Ayrıca, bir dizi genetik mutasyon ve varyasyonun otizm riskini artırabileceği bulunmuştur.

Otizm spektrum bozukluğu olan bireyler genellikle tekrarlayıcı davranışlar sergiler, duyusal hassasiyetleri olabilir ve iletişim zorlukları yaşayabilirler. Bu belirtiler, bireylerin günlük yaşam aktivitelerini etkileyebilir ve bazen onların sosyal ilişkilerini sınırlayabilir.

Otizm konusunda farkındalık arttıkça, toplumda otizmli bireylere karşı daha fazla anlayış ve destek sağlanmaktadır. Ayrıca, bilimsel araştırmalar otizmin nedenlerini anlamamıza ve etkili tedaviler geliştirmemize yardımcı olmaktadır. Örneğin, erken tanı ve erken müdahale programları, otizmli çocukların sosyal becerilerini geliştirmeye ve yaşam kalitelerini artırmaya yardımcı olabilir. Bunun yanı sıra, bilişsel davranış terapisi gibi terapötik yaklaşımlar da otizmli bireylerin yaşamlarını iyileştirmede önemli bir rol oynar.

Otizmde erken teşhis

Az önce bahsettiğimiz gibi Otizm, nörogelişimsel bir bozukluk olup, bireyin sosyal etkileşim, iletişim ve davranışlarını etkileyen bir spektrumdur. Otizm genellikle erken çocukluk döneminde belirtiler gösterir ve erken teşhis önemlidir.

Erken Teşhis Nedir?

Otizmde erken teşhis, belirtilerin mümkün olduğunca erken yaşlarda tanınması ve değerlendirilmesidir. Bu, çocuğun gelişimsel farklılıklarıyla ilgili endişelerin doğru şekilde tanınması ve gerekli müdahalelerin başlatılması anlamına gelir.

Hangi Yaşlarda Fark Edilmelidir?

Otizm belirtileri genellikle ilk iki yaş içinde fark edilebilir. Bu belirtiler arasında sosyal etkileşimde zorluklar, dil gelişiminde gerilik, tekrarlayıcı davranışlar ve belirli ilgi alanlarına aşırı odaklanma bulunabilir. Ebeveynler ve bakıcılar, çocuğun gelişimini düzenli olarak izlemeli ve herhangi bir endişe duyduklarında bir uzmana başvurmalıdır.

Otizm Farkındalık için geç kalmayın
Geç Kalmak Ne Gibi Zararlar Verebilir?

Otizmin erken teşhis edilmemesi, çocuğun gelişimini olumsuz etkileyebilir. Erken müdahale olmadığında, dil gelişiminde gerilik, sosyal becerilerde eksiklik ve öğrenme güçlükleri gibi sorunlar ilerleyebilir. Geç teşhis ayrıca ailelere ve çocuğa ek stres ve belirsizlikler de getirebilir.

İlerlerse Nasıl Durdurulur?

Otizmin ilerlemesini durdurmak veya etkilerini azaltmak için erken teşhis ve erken müdahale önemlidir. Erken teşhisi takiben, çocuklar için bireyselleştirilmiş eğitim ve terapi planları oluşturulabilir. Bu planlar, dil ve iletişim becerilerini geliştirmeye, sosyal etkileşimi teşvik etmeye ve günlük yaşam becerilerini öğretmeye odaklanabilir.

Ayrıca, aileler ve çocuğun çevresindeki kişilerin otizm hakkında eğitilmesi ve desteklenmesi de önemlidir. Bu, otizmli çocukların topluma daha iyi entegre olmalarına ve yaşam kalitelerinin artmasına yardımcı olabilir.

Otizmde erken teşhis, bireyin yaşam kalitesini olumlu yönde etkileyebilir ve ilerleyen yaşlarda ortaya çıkabilecek sorunları azaltabilir. Bu nedenle, otizm belirtileri hakkında bilinçli olmak ve erken müdahalenin önemini vurgulamak önemlidir.

Neler yapabiliriz?

Sağlıklı ve bilinçli bireyler olarak, otizm spektrum bozukluğu gibi önemli konularda toplumda farkındalık yaratmak ve destek sağlamak bizim sorumluluğumuzdadır. İşte bu konuda yapabileceklerimiz:

  • Eğitim ve Farkındalık: Otizm hakkında doğru bilgi edinmek ve bu bilgiyi toplumda yaymak önemlidir. Otizmin ne olduğunu, belirtilerini ve nasıl destek sağlanabileceğini öğrenmek, toplumsal farkındalığı artırmak için ilk adımdır.
  • Empati ve Anlayış: Otizmli bireyler ve aileleri ile empati kurmak ve anlayışlı olmak önemlidir. Her bireyin farklı ihtiyaçları olduğunu kabul etmek ve onlara destek olmak, toplumun daha kapsayıcı ve destekleyici bir ortam oluşturmasına yardımcı olur.
  • Desteğe Katkıda Bulunmak: Otizmli bireylere ve ailelerine yönelik destek programlarına katkıda bulunmak veya bu tür programları desteklemek, toplumda otizm farkındalığını artırır ve bu bireylere daha fazla destek sağlanmasına yardımcı olur.
  • Eşitlik ve Haklar: Otizmli bireylerin eşit haklara sahip olduğunu ve toplumun her alanında eşit fırsatlara erişim haklarının olduğunu savunmak önemlidir. Eğitim, iş ve diğer yaşam alanlarında ayrımcılığa karşı durmak, adil ve kapsayıcı bir toplumun oluşturulmasına katkı sağlar.
  • Duyarlılık ve İş birliği: Otizmli bireylerin ihtiyaçlarını ve güçlü yönlerini anlamak için duyarlı olmak ve bu bireylerle iş birliği yapmak önemlidir. Toplumsal katılımı artırmak ve otizmli bireylerin potansiyellerini tam olarak geliştirmelerine yardımcı olmak için birlikte çalışmak önemlidir.

Sağlıklı ve bilinçli bireyler olarak, toplumda otizm farkındalığını artırmak, destek sağlamak ve otizmli bireylerin yaşamlarını kolaylaştırmak için çaba göstermek bizim sorumluluğumuzdadır. Her bireyin değerli olduğunu kabul etmek ve toplumsal olarak kapsayıcı bir ortam oluşturmak, daha adil ve destekleyici bir toplumun inşası için önemli adımlardır.

Otizm Farkındalık Günü

2 Nisan’ın Otizm Farkındalık Günü olarak seçilmesinin arkasındaki temel neden, otizmle ilgili bilinç ve anlayışı artırmak için Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından alınan bir karardır. Birleşmiş Milletler, 18 Aralık 2007 tarihinde aldığı bir kararla, 2 Nisan’ı “Dünya Otizm Farkındalık Günü” olarak kabul etmiştir. Bu karar, otizmli bireylerin haklarını ve ihtiyaçlarını vurgulamak, toplumda otizm konusunda farkındalık yaratmak ve otizm spektrum bozukluğu olan bireylerin ve ailelerinin yaşam kalitesini artırmak amacıyla alınmıştır.

2 Nisan, otizmle ilgili farkındalık etkinliklerinin düzenlendiği ve otizmli bireylere destek sağlanması için çeşitli kampanyaların yürütüldüğü bir gün olarak kutlanmaktadır. Bu tarih, otizmle ilgili farkındalık ve anlayışın artırılması için bir fırsat olarak dünya genelinde önemli bir role sahiptir.

Evet, az önce bahsettiğimiz Asperger Sendromu konusunu bir başka makalemizde değineceğiz. Kısaca benzerlikler ve farklılıklardan bahsetmek gerekirse şöyle özetlenebilir.

Asperger Sendromu ve otizm arasında benzerlikler ve farklılıklar vardır:
Benzerlikler:
  1. Sosyal İletişim Zorlukları: Hem Asperger Sendromu hem de otizm, sosyal etkileşim ve iletişimde zorluklar yaşayan bireylerde görülen nörogelişimsel bozukluklardır.
  2. Sınırlı İlgi ve Davranışlar: İkisi de belirli konulara veya aktivitelere aşırı derecede odaklanma ve tekrarlayıcı davranışlar sergileme eğilimindedir.
  3. Duyusal Hassasiyetler: Hem Asperger Sendromu hem de otizmli bireyler, duyusal uyarıcılara karşı hassasiyet gösterebilirler. Örneğin, belirli seslere veya dokunsal uyarıcılara aşırı tepki verebilirler.
Farklılıklar:
  1. Dil Gelişimi: Asperger Sendromu olan bireyler genellikle dil becerilerinde belirgin bir gecikme yaşamazlar, hatta bazıları dilde üstün yetenekler gösterebilirler. Bununla birlikte, otizmli bireylerin dil gelişiminde belirgin gecikmeler veya iletişim zorlukları olabilir.
  2. Zekâ Seviyesi: Asperger Sendromu olan bireyler genellikle normal veya üstün zekâ seviyelerine sahiptirler. Otizmli bireylerde ise zeka seviyesi geniş bir yelpazede değişebilir, bazıları normal zeka seviyesine sahipken, bazıları zihinsel engellilik derecesinde olabilir.
  3. Motor Becerileri: Asperger Sendromu olan bireyler genellikle tipik motor becerilere sahiptirler. Ancak, otizmli bireylerde motor becerilerinde gecikmeler veya koordinasyon zorlukları daha yaygın olabilir.
  4. Tanısal Kriterler: Asperger Sendromu ve otizm, klinik olarak farklı tanısal kriterlere sahiptir. Örneğin, DSM-5 (Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders, 5th Edition) kriterlerine göre, Asperger Sendromu artık ayrı bir tanı olarak kabul edilmez ve otizm spektrum bozukluğu içinde yer alır.

Bu benzerlikler ve farklılıklar, her iki durumun da karmaşık ve çeşitli bir spektrumu temsil ettiğini gösterir. Her birey kendine özgüdür ve tanı ve destek süreçlerinde bireysel farklılıklar dikkate alınmalıdır. Dediğimiz gibi Asperger Sendromu konusunu daha sonra detaylıca aktaracağız.

@tarihlibilim

  1. *”Etyoloji”, bir hastalığın veya bozukluğun nedenlerini ve kökenlerini inceleyen bilim dalıdır. Başka bir deyişle, etyoloji bir hastalığın veya durumun oluşumunu ve gelişimini neyin tetiklediğini, hangi faktörlerin rol oynadığını ve nasıl meydana geldiğini araştırır. Bu terim genellikle tıp ve psikoloji gibi sağlık bilimlerinde kullanılır. Örneğin, otizmin etyolojisi, otizmin nedenlerini ve risk faktörlerini inceleyen bir araştırma alanıdır. ↩︎

Öne Çıkan Yazı

Samoa’nın Kaybolan Günü

Makineler Düşünebilir mi?

Bilimin Tarihine Işık Tutan Kitaplar