Klon koyun Dolly

Klon koyun Dolly

Klon koyun Dolly, 1997 yılının en popüler gündemi olmayı başarmış bir konuydu. Bu konuyu tim incelikleriyle paylaşmak istedik.

Dolly, Roslin Enstitüsü’nde genetiği değiştirilmiş hayvan üretimi için daha iyi bir yöntem geliştirmeye çalışan bir dizi deneyin sadece bir parçasıydı. Başarılı olunduğu takdirde bu, gelecekteki deneylerde daha az hayvanın kullanılması gerekeceği anlamına gelecekti.

Roslin’deki bilim insanları ayrıca hücrelerin gelişim sırasında nasıl değiştiği ve deri veya beyin hücresi gibi özel bir hücrenin tamamen yeni bir hayvan yapmak için kullanılıp kullanılamayacağı hakkında daha fazla bilgi edinmek istiyordu.

Bu gerçekleşen deneyler Roslin Enstitüsü’nde Prof. Sir Ian Wilmut öncülüğündeki bir genişçe ekip tarafından gerçekleştirildi. Araştırmanın doğası gereği ekip, bilim insanları, cerrahlar, embriyologlar, veterinerler ve çiftlik çalışanı olan personeller dahil olmak üzere birçok farklı kişiden oluşuyordu.

Dolly, altı yaşındaki Fin Dorset koyununun meme bezinden alınan bir hücre ile İskoç Kara Yüzlü bir koyundan alınan bir yumurta hücresinden klonlandı.

5 Temmuz 1996‘da İskoç Kara Suratlı taşıyıcı annenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Dolly’nin yüzü beyazdı, fotoğraftan bunu görebilirsiniz. Bu yüzü bile onun klon olduğunun kanıtlarından biriydi. Çünkü genetik olarak taşıyıcı anneyle akraba olsaydı siyah bir yüze sahip olması gerekiyordu.

Dolly’nin DNA’sı meme bezi hücresinden geldiği için ona country şarkıcısı Dolly Parton‘ın adı verilmiştir.

Dolly neden bu kadar önemliydi?

Dolly çok önemliydi, yetişkin bir hücreden klonlanan ilk memeli olma özelliği taşıyordu. Doğumu, özel hücrelerin, geldikleri hayvanın tam bir kopyasını oluşturmak için kullanılabileceğini kanıtladı. Bu erişilen bilgi, bilim insanlarının mümkün olduğunu düşündüğü şeyleri artık değiştirmişti. iPS hücreleri olarak bilinen kişiselleştirilmiş kök hücrelerin geliştirilmesi de dahil olmak üzere biyoloji ve tıpta birçok olasılığın önünü artık tamamen açmış oldu. Peki gerçekten Dolly ilk miydi?

Dolly klonlanan ilk memeli değildi. Bu onur, embriyo hücresinden klonlanan ve 1984 yılında Cambridge, İngiltere’de doğan başka bir koyuna ait. Diğer iki koyun, Megan ve Morag da 1995 yılında Roslin Enstitüsü’ndeki laboratuvarda yetiştirilen embriyonik hücrelerden klonlanmıştı ve embriyonik ve fetal hücrelerden klonlanan diğer altı koyun da Dolly ile aynı zamanda Roslin’de doğmuştu. Dolly’yi bu kadar özel kılan şey onun yetişkin bir hücreden yapılmış olmasıydı ki o zamanlar kimse bunun mümkün olduğunu düşünmüyordu.

Klon Koyun Dolly’nin ilk yılları

Şubat 1997’de medyanın büyük ilgisiyle dünyaya duyuruldu. Roslin Enstitüsü ekibi, bu ilanı, kendisinin ürettiği deneyleri anlatan bilimsel makalenin yayımlandığı zamana denk gelecek şekilde yapmayı özellikle seçti. Dolly halkın hayal gücünü çok yukarılara taşımıştı. Bir koyun için hiç de küçümsenecek bir başarıydı. Klonlamanın olası yararları ve tehlikeleri konusunda kamuoyunda ciddi bir tartışma başlattı.

Duyurudan sonraki haftalarda Roslin Enstitüsü dünyanın dört bir yanından binlerce telefon aldı.

Dolly henüz bir yaşındayken DNA‘sının analizi telomerlerinin aynı yaştaki başka normal bir koyundan maalesef beklenenden daha kısa olduğunu gösterdi. Telomerlerin ne olduğunu açıklamak yerinde olacaktır. Telomerler, insan vücudunda bulunan DNA moleküllerinin uçlarındaki ve aynı zamanda DNA’yı dış hasardan koruyan ‘kapaklardır’. Bir insanın veya hayvanın yaşı ilerledikçe bulundurdukları telomerleri gittikçe kısalır ve DNA daha fazla hasara maruz kalır.

Dolly’nin telomerlerinin daha kısa olması yetişkin bir koyundan DNA‘sını almış olması düşünülmüştü. Bu, Dolly’nin gerçek yaşından daha büyük ​​olduğu anlamına geliyordu. Ancak o dönemde Dolly’de yapılan kapsamlı sağlık taramaları, erken veya hızlı yaşlanmayla doğrudan ilişkili olabilecek herhangi bir olumsuz durum bulamadı.

Klon Koyun Dolly’nin sonraki hayatı

Dolly, hayatının tamamını Roslin Enstitüsü’nde geçirdi ve ara sıra ekran önüne çıkması dışında Enstitü’deki diğer koyunlarla birlikte normal ve sıradan diyebileceğimiz bir yaşam sürdü. Yıllar içinde Dolly’nin David adında bir Galler Dağ koçundan toplam altı kuzusu oldu. İlk kuzuları Bonnie, Nisan 1998’de doğdu, ertesi yıl ikizler Sally ve Rosie doğdu ve bir yıl sonra da üçüzleri Lucy, Darcy ve Cotton doğdu.

Dolly’nin Eylül 2000’de son kuzularını doğurmasının ardından, koyunlarda akciğer kanserine neden olan Jaagsiekte koyun retrovirüsü (JSRV) adlı bir virüse yakalandığı keşfedildi. Roslin Enstitüsündeki diğer koyunlar da aynı salgında JSRV ile enfekte olmuştu.

2001 yılında çiftlik personelinin onun sert yürüdüğünü fark etmesi üzerine Dolly’ye artrit* teşhisi konuldu. Bu durum, ilaçlarla başarılı bir şekilde tedavi edildi, ancak artritin nedeni hiçbir zaman keşfedilmedi.

Dolly, öksürüğü ortaya çıktığı Şubat 2003’e kadar normal bir yaşam kalitesine sahip olmaya devam etti. CT taraması akciğerlerinde tümörlerin büyüdüğünü gösterdi ve onun acı çekmesini riske atmak yerine Dolly’ye ötenazi yapılmasına karar verildi.

İskoçya Ulusal Müzesi içerisinde Klon Koyun Dolly

Klon Koyun Dolly şimdi nerede?

Ölümünden sonra Roslin Enstitüsü, Dolly’nin cesedini İskoçya Ulusal Müzesi’ne bağışladı ve burada Dolly, müzenin en popüler sergilerinden biri haline geldi. Dolly, kapsamlı bir galeri yenilemesinin ardından, Roslin Enstitüsü’nün güncel araştırmalarını içeren, transgenik hayvanlar yaratmanın etiğine ilişkin etkileşimli bir serginin yanı sıra müzede tekrar sergileniyor.

@tarihlibilim

#tarih #bilim #dolly #klonlama #tarihlibilim

*Artrit romatizmal hastalıklar ağrıya, şişmeye ve hareket kabiliyetinde sınırlamalara neden olabilen yaygın görülen hastalıklardır.

Öne Çıkan Yazı

Fareler Süper İşitmeye Başladı

Havadan Su elde etmek mümkün mü?

250 milyon yıllık fosil